Şu sıralar karşılaştığım, konuştuğum yazılarımı okuma inceliği gösteren abiler kardeşler “kalemimin keskin olduğunu, eleştirilerde haklı olsam da kimseyi kırmadan yapmam gerektiğini” söylediler. Okuyan onlar olduğuna göre eleştirilerinde de haklılar. Değerli fikirleri için gönülden teşekkür ediyorum. Hakaretamiz, kırıcı bir dil kullanmıyorum ama bundan gayri yine de daha dikkatli olacağım.
Fakat yazma işi bir bakıma dertleşmedir, içini dökmektir, acıyan yanlarını göstermektir, sevincini kederini paylaşmaktır. Bazen söylenemeyeni söylemek, görülmeyeni göstermeye çalışmaktır. Topluma, insanlara tercüman olmaktır.
Ben yazarken şahsi konulara hiç girmiyorum. Genel olarak toplumun sorunlarını, gördüğüm eksiklikleri dile getiriyorum. Hiç mi iyi şeyler olmuyor derseniz oluyor elbette. Zaten onları da yazıyorum. Yazarken şahıslarla zerre alakam yok. Eğer bir şahsı eleştiriyorsam mutlaka bulunduğu makamdan dolayı eleştiriyorum. Yoksa ne Necati BELGEMEN abi ile ne Şerafettin MERAL abi ile ne Niyazi ALÇAY abi ile veya partilerin ilçe başkanları ile ziraat odası başkanı ile veya diğer kurum amiri ve sivil toplum kuruluşlarının ilçe temsilcileri ile şahsi bir meselem yok, olamaz da. Çünkü saydığım insanlarla alışverişim, yolculuğum, anlaşmazlığım yok. Eğer eleştiriyorsam bulundukları makamdan ve taşıdıkları sorumluluklarından dolayı eleştiriyorum.
Mesela Eskil zaman kaybediyor diyorum. Kaybetmiyor mu? Sulu tarımın yaygınlaşmasından bu yana Eskil'e giren para hangi ilçeye girmiştir? Hal böyleyken ortada ne bir fabrika var, ne bir işletme var. İşte şimdi de sular bitiyor ve o fırsat kaçtı. Göç alması gereken bir ilçe yıllardır göç veriyor. Bunun sorumlusu seçilenler değil de evinde oturan sade vatandaş mı? Seçtiğimiz insanlar toplumun önderi olduğuna göre vatandaşı yönlendirmesi gerekmiyor mu?
Eskil gibi küçük bir yere üçüncü hatta dördüncü belediye binası keyfi olarak yapılırken ses çıkarmayalım mı? Bu konuda sesi çıkmayan siyasi partilerin ilçe başkanlarını, belediye meclisi üyelerini eleştirmeyelim mi?
Eskil merkeze herkes kafasına göre inşaatlar yaparken, ilçeye mimari bir kimlik ve görsellik endişesi taşımayan binalar yapılırken uyarmamız gerekmiyor mu?
Onlarca yıldır bilinçli olarak çözülmeyen bir imar problemi var ve herkes suskun. Neresinden bakarsanız bakın bu bir zulümdür, insanı kendine muhtaç etmektir ve hatta tehdit unsuru olarak kullanmaktır. Biz vatandaş olarak buna nasıl sessiz kalabiliriz?
Sahip çıkılmadığı için pek çok insanı mağdur eden bir toplulaştırma olayı var. Zamanında sahip çıkmayıp şimdi mahkemeye gidin denilmesine nasıl sessiz kalabiliriz?
Ve daha niceleri… Beğenilse de beğenilmese de okunsa da okunmasa da yazmaya devam edeceğim. Lakin üslubuma biraz daha dikkat etmeliyim.
bursa escort bayan görükle bayan escort
perabet giris adresi canli casino perabet grandpashabet 1xbet bahis kacak iddaa alanya escort bayan antalya escort bodrum escort seks hikayeleri sex hikayeleri
görükle escort escort bayan elit bayan escort escort kızlar bursa vip bayan eskort escort bayanlar escort