Liyakat Başarı Getirir

Liyakat: Uygunluk, yetenek, iş bilen, yeterlilik anlamına gelmektedir. Hocamız hiç bilenle bilmeyen bir olur mu derdi ? Haklıydı hocamız tabi ki bilenle bilmeyen bir olmaz. Bilen liyakat sahibi insan başarılı saygın olur, bilgisinden tecrübesinden dolayı elindeki kaynakları en uygun biçimde,  kullanarak başarı merdivenlerini hızlı bir şekilde  tırmanacağını herkes bilir. Diğer taraftan bilmeyen, tecrübesi olmayan bir kişiyi iş başına getirdiğimiz zaman kendisine verilen imkânları, kaynakları  en uygun bir şekilde kullanamaz ve başarısızlık meydana gelir. 

İnsanlar bir işte çalışmak, çalıştığı işte başarılı olmak, hayallerini gerçekleştirmek, projeler hazırlamak, alanında kariyer elde etmek için  durmadan çalışarak, fedakarlık göstererek, üniversite bitirerek, kurslara, seminerlere katılarak   bir çok zahmete katlanıp eğitim alarak yıllarca,  emek verip kendi alanında yetkin ve yeterli konuma getirdikten sonra  iş bulamamakta  yada alanı dışında çalışmak zorunda kalmaktadır.

Yakın çevremizde konuyla ilgili basit bir araştırma yaptığımız zaman haklılık payımın yüksek olduğu hemen fark edilecektir. Öğretmenlik ile ilgili eğitim alan kişi polis, jandarma, memur vb alanlarında, sağlık ile ilgili eğitim alan bir kişi tarım sektöründe, memur vb alanlarda çalışmaktadır. Eğitim aldığı, kariyer yaptığı alan dışında çalıştığı için liyakatsızlık söz konusu olduğundan dolayı başarısızlık söz konusu meydana gelecek ve kaynaklar, imkanlar israf edilmiş olacaktır. 

Burada  liyakatsızlık tan sonra başka bir sorun ortaya çıkacaktır. Tekrar edilmeyen bilgi unutulmaya mahkumdur.  Yıllarca eğitim alıp, üniversite bitirdikten sonra hiç alakası olmayan bir alanda çalışmaya başladığımız takdirde, iş hayatımızda kendi alanımızda ilgili bilgileri, tecrübeyi kullanmadığımız için bilgimiz, tecrübemiz unutulacaktır ve bilgi israfı kaçınılmaz olacaktır.

Bir toplum da liyakat olursa adalet, huzur, mutluluk, başarı kaçınılmaz olur. Bir toplumda liyakat olursa insana, topluma, güven duygusu aşılanmış olur, geleceğimize örnek teşkil etmiş oluruz. Bir toplumda liyakat olursa insanlık kazanır, millet, devlet, geleceğimiz kazanır.

Hepimizin bildiği üzere liyakatsız kişilerin yerleştiği, yerleştirildiği kadrolar daha çok torpil mekanizmasının geçerli olduğu kadrolardır. Konuyla ilgili İbrahim Tatlıses'in türküsü aklımıza gelir. Bu türkü gerçekleri yansıtan bir türküdür.  Kurban gelir payın yoktur. Haftan yoktur ayın yoktur Ankara'da dayın yoktur Mamudo kurban niye doğdun? . Ankara'da dayın varsa liyakatsızlık, torpil söz konusu olabilir. Ankara'da dayın yoksa kendini geliştirmemişsen vay haline vay,

Diğer taraftan torpil mekanizmasının çok az olduğu  kadrolara baktığımızda liyakat ön şarttır. Bilgi, tecrübe, güven, iş deneyimi vb koşulların arandığı bilinmekte, torpil mekanizması oldukça azdır. Liyakat olduğu için başarı kaçınılmaz bir gerçek olacaktır. Geleceğe emin adımlarla gidilecektir. İmkanlar, kaynakları, imkanları en iyi şekilde değerlendirilecektir. Mutlu insan, mutlu toplum profili meydana gelecektir. Şuda bir gerçektir. Liyakatli kimselerin hükmettiği yerde, herkes seve seve itaat eder.

Ölümü anında imparatorluk tacını kime bıraktığını soran generallerine, Büyük İskender şöyle cevap verdi: “layık olana” cevabını verdi ve öldü. Çünkü biliyordu liyakatsızlık başarısızlık getirir. Mutsuzluk, güvensizlik, huzursuzluk getirir. Devletinin parçalanmasına sebep olacağını bilmektedir. Büyük İskender duygusal davranmamış liyakat sahibi kişinin devletin başına geçmesini istemiştir. Başarı liyakat sahibi kişilerin ellerindedir.  Düşüncesini taşımaktadır.

Liyakat başarı, güven, mutluluk, huzur,  getireceği için liyakatli insanlarla çalışmak karlı çıkmamıza vesile olacaktır. Bu çeşmeci, marangoz, elektrikçi, avukat, öğretmen, doktor her meslek alanında olmalıdır. İlk şartımız liyakat olmalıdır. Liyakat sahibi kişileri tercih ettiğimizi için emeğe, bilgiye, tecrübeye değer verdiğimiz anlamına gelecektir.

Konuyu bir atasözü ile kapatalım. At binenin, kılıç kuşananın: her şey, onu gereği gibi kullanmasını bilene yakışır. (Atasözü) Her işi ehline vermek en büyük erdemdir. Haftaya görüşmek ümidiyle...