Bu haftanın “Geçmişle Sohbet” köşesinin konuğu, Eskil’in İkizce Yaylası’ndan Bayram İnanç oldu. Şimdi sizleri bu sohbetle baş başa bırakıyoruz.
Bayram emmi öncelikle, kendini okurlarımıza tanıtır mısınız?
Ben İkizce Yaylası’ndan Hacı Bayram İnanç, Eskil’de bir süre esnaflıkla uğraştım. Şimdi de bu küçük eve çekildim, burada yaşıyorum.
Bayram Emmi, geçmişten bu günümüze hayatını özetleyecek olursan, neler yaşadın; neler gördün?
Çok sıkıntılar yaşadık, bu günlere kolay gelinmedi. Kamyonculuk yaptık. Irak’ta kaza yaptım, Saddam Hüseyin zamanında. Arabama gelip vurdular, 70 günde geldim. Çok çalıştık, şimdiki gençler gibi değil. Şimdiki gençler, rahatın ve bolluğun üzerine oturdu ama biz zamanında tırnaklarımızla kazıyarak para kazandık.
Tek başıma ben Göktömeğe giderdim. 500 – 600 dönüm tarla tutardık. Ben tek başıma o tarlayı sürerdim, ekerdim, biçerdim. Hatta birinde gece saat 2ye kadar çalıştım, traktörü kapatıp yattım. Birisi geldi sallıyor beni, “bu ölmüş” diyor. Yabancıymış, benden adresi sordu; gösterdim, geriye yattım.
Eskil içinde çok çalıştık. Necati Belgemen vardı o zaman belediyede. Eskil’in pazarının kurulması için, buradan kamyonumla Tarsus’a giderdim, bir lira kazanmadan gelir, burada pazarda satardım. Hatta zararına bile verirdik. Memleketimde Pazar olsun diye.
Bayram Emmi, eski zamanlardan hatıraların neler?
Çok şey yaşadık Emin’im. Şimdi hepsi gelmiyor tabii akla. Karatepe’ye ot biçmeye giderdik. Önde ahali olur, arkasında Sakallı Mehmet Emmi olurdu. Bu civarın en iyi ot biçeni oydu. Makine gibiydi, o yüzden arkamızdan gelirdi ki, eğer biraz geç kal arkandan Sakallı Mehmet Emmi’nin tırpanını yerdin.
Atla Karatepe’den ot çektik. Kanatlı kağnı olurdu, o devrilirdi gelirken. Burada Çiğen diye, hasır otu yetişirdi. Biz bunları toplar Amarat’a, Kırkıl’a götürür kavun karpuzla değiştirirdik. Bilmezdik o zaman bunları ekmeyi falan.
Değirmen vardı, Böğet’in orada. Yolları vardı, Amarat’ın, Kırkıl’ın adamı buraya un öğütmeye gelirdi. Bir bakardın, 200 tane araba burada sıra olmuş, un öğütmeyi bekliyor. Bizde unu çuvallara doldururduk.
İkizce’nin adı nereden geliyor Bayram Emmi?
Şu Mehmet Beyli bizim yurdumuzmuş. Bu İkizce’de de ikiz iki kardeş yaşarmış. Onlar burayı terk etmiş, gitmiş. Mehmet Beyli’de de bir kavga çıkmış. Dedemgil demiş ki, “Hadi İkizce’ye gidelim, oraya yerleşelim” böylelikle buraya gelmişler. İkizce’nin adı, burada yaşayıp, İkizce’yi terk edip giden ikizlerden gelir.
Mehmet Beyli’de kimle kavga etmişler emmi? Nasıl olmuş, niye olmuş kavga?
İsmini hatırlamıyorum, orada bir adamla kavga etmişler. Bizim İse dede varmış, Ahmet dede varmış, Mehmet dede varmış. Bizimkiler iyi insanmış, ona uymamak için demiş ki, “Hadi oğlum toplayın her şeyinizi gidelim İkizce’ye” öylece ayrılmışlar oradan ve burayı kurmuşlar.
Burada o zamanın şartlarında iki katlı bir ev yapmışlar. Yine adam bu seferde buraya gelmiş. Bizimkiler kuyu kazmış ki, kuyunun da şöyle bir hikayesi var.
Büyük dedem, “şurayı kazın” diye yer göstermiş. Akşama kadar kazmışlar ama bir şey yok. Akşam demiler büyük deme, “Niye bize burayı kazdırdın, su çıkmadı” diye.
Dedem de, “kazma, küreğinizi içerisinde bırakmayın” demiş. Sabahleyin bir kalkmışlar ki, kuyunun içi su dolmuş akıyor. Neyse bu kuyuda bu adamın tarlasının yanındaymış.
Bu adam oraya yine olay çıkarmak için gelmiş, dedemde ikinci kattan bunu görünce ünlemiş. Taş yerden kalkmış, diğer büyüklerimizden birinin eline gelmiş. İse dedem oradan seslenmiş. “Aman oğlum neslimize gıterlik getirmeyin, o taşı yerine koyun. Onun ömrü bitmiş, 3 gün içinde ölmezse eğer o taşla ben öldürürüm” demiş.
İkinci gün mü, üçüncü gün mü Allahualem, adam Eskil’e giderken ölmüş.
Bizim neslimiz Allahualem tüm evliyaymış. Biz onların hazinesinin üzerinde duruyoruz. Bir gün Veli diye dedemiz varmış bir de, o Eskil’e gidiyormuş. İse dedem, “bu ölmeye gidiyor” demiş. “ne sandın dede” demiş Veli dedemiz. O da dediği gibi Eskil’e gitmiş, Eskil’de ölmüş.
Birde bizim Ahmet dedemiz varmış. Bir kadın buraya gelmiş, tek başına evde kalırmış da korkarmış. Bir gün yatırken, diğer odadan sesler gelmiş. Gitmiş bir bakmış ki, şeyhler zikir yapıyor, içlerinde Ahmet Dedemde var. “Korkma bacım” demiş Ahmet dedem “biz her gece buradayız, sen rahat uyu” demiş.
Bizimkiler bir yerde çamış falan kaldığında, gidin oğlum şu gözde camış kalmış dermiş. Gider alır gelirlermiş.
Bunları bize Sakallı Mehmet Emmi çok anlatırdı. O bize derdi ki, Hacı Bayram sen devam et, göl dibinde su olur derdi.
Peki, emmi ilk def böyle bir hikaye dinlediğim için biraz daha geçmişe gitmek istiyorum. Sizin soyun silsilesini biliyor musun? Bu bahsettiğin dedelerin, kaç kuşak önceki insanlar?
Bu anlattıklarım, babamın dedeleri ya da amcaları. Bizim aslımızda Orta Asya’dan gelme. Moğol istilasıyla birlikte 2 bin çadır gelmiş, Denizli taraflarında bir yere konmuşuz. Orada da 92 yıl beylik kurmuşuz, padişahlık yapmışız. Osmanlı ve Karamanoğullarıyla da akrabaymışız. Arada da Osmanlı zayıfladığında da başı biz alacağız diye uğraşırmışız.
En son Osmanlı bizim beyliği yıkar ve dağıtır. Ondan sonra da bizim beylik, Türkiye’nin her yerine dağılır. Bizim beylik Germiyanoğlularına bağlı İnançoğulları beyliymiş. İnanç Bey, Ali Beyin damadıymış. Ali Beyi devirmiş, onun yerine geçmiş. Bizim soyda oradan gelmiş.
Hata bizimkiler Fatiha süresinin tefsir ettirmişler, para falan bastırmışlar; elimize geçmedi onlar.
bursa escort bayan görükle bayan escort
perabet giris adresi canli casino perabet grandpashabet 1xbet bahis kacak iddaa alanya escort bayan antalya escort bodrum escort seks hikayeleri sex hikayeleri
görükle escort escort bayan elit bayan escort escort kızlar bursa vip bayan eskort escort bayanlar escort