MÜSİAD Konya Şubesi, “'Şehirlerin Kimliği, Kimliğin Geleceğe Taşınması ve Kültürel Etkileri' paneli düzenledi. Birçok davetlinin katıldığı programın kapanış konuşmasını Eskilli hemşerimiz KOMÜT Başkan Vekili Osman Derin yaptı.
MÜSİAD Konya şubesi, düzenlenen panelle misafirlerini ağırladı. Birçok konuşmacının kürsüye çıktığı panelin kapanış konuşmasını Eskilli hemşerimiz KOMÜT Başkan Vekili Osman Derin yaptı.
MÜSİAD Konya Şubesi'nin ev sahipliğinde Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası, İnşaat Mühendisleri Odası ve Konya Müteahhitler Birliği ile birlikte düzenlenen 'Şehirlerin Kimliği, Kimliğin Geleceğe Taşınması ve Kültürel Etkileri' paneline, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Konya Valisi Cüneyit Orhan Toprak, Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Leyla Şahin Usta, AK Parti İl Başkanı Hasan Angı, MHP Konya İl Başkanı Remzi Karaaslan, TOBB Başkan Yardımcısı ve Ticaret Odası Başkanı Selçuk Öztürk, Sanayi Odası Başkanı Memiş Kütükcü, AK Parti Konya milletvekilleri ve İlçe Belediye başkanları ile çok sayıda davetli katıldı.
Panelin açılış konuşmasını yapan MÜSİAD Konya Şube Başkanı Ömer Faruk Okka, “Konya, coğrafi konumunun verdiği ayrıcalıkla ülkemizin bütün şehirleriyle ticaretini geliştirirken, aynı zamanda dünyanın hemen her ülkesine ihracat yapan ve Türkiye ekonomisine büyük katkı sağlayan bir şehirdir. Şüphesiz Konya, daha da büyüyecek ve gelecekte dünyanın en önemli şehirleri arasında yer alacaktır. Şehirler, kimlikleri ve ruhları olan mekânlardır. Şehirlerin kimliğini, fiziksel görüntüsü, ürettiği ve damga vurduğu mal ve hizmetler, tarihi ve güncel sanat eserleri, yetiştirdiği şahsiyetler, insanlar arası ilişkiler gibi birçok faktör belirler. Şehrin sokaklarında gezerken hissettiğiniz ise o şehrin ruhudur. Şehirlerin ruhunu, içinde yaşayan insanlar oluştururlar. Şehri bina edenler, şehre o kimlik ve ruh yapısına göre şekil verirler. Dünyada bazı şehirlerin adını duyduğunuz zaman, zihninizde onun kimliğine dair bir şeyler belirir. İşte bu olgu, o şehrin turizmini, sanayisini, ekonomisini, yaşam kalitesini ve geleceğini doğrudan etkileyen bir unsurdur.
Globalleşen dünyada artık ülkelerin değil şehirlerin birbirleriyle yarıştığı bir süreci yaşıyoruz. Yine bugün, dünyada pek çok marka şehrin bilinirliği, ülkelerin bilinirliğinin önündedir. Dünyanın herhangi bir yerinde Konya denildiğinde akıllara ilk olarak Hz. Mevlana gelmektedir. Konya'mız Hz. Pir'in şehridir. Diğer yandan ise Konya, bugüne kadar Türkiye'nin tahıl ambarı olarak anılmaktaydı. Ancak, bugünlerde büyük bir sanayi kenti ve üniversiteler şehrine dönüştü.
Şehirlerle insanlar arasında kopmaz bir bağ vardır. İnsan, önce yaşadığı kente barınmak için ev, yürümek için yol, kamu binaları, parklar, bahçeler, meydanlar, çeşmeler yaparak bir kimlik inşa eder. Sonra şehir, içinde yaşayanlara bir kimlik kazandırmaya başlar ve şehir, insanların kimliğini oluşturur. Kişi ile şehrin kimliği özdeşleşir. Bu çerçeveden bakınca, şehirlerimizi geliştirirken, onların kimliği olacak maddi ve manevi ögeleri inşa ederken büyük bir titizlik göstermemizin gerekliliği ortaya çıkmaktadır” dedi.
Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay'da, “Günümüzde giderek birbirine daha çok benzeyen şehirler oluşmaya başladı. Bunun değişmesi için; insan odaklı, yaşanabilir, soyut ve somut mirasın geleceğe taşındığı, kendi değerlerini ön plana çıkarmış yaşanabilir şehirler inşa etmemiz gerekiyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın, “Hem medeniyetimizin izlerini koruyacak, hem modern dönemin şartlarına uyum sağlayacak, hem de küreselleşen dünyada 'Ben de varım' diyebilen şehirler kuracağız” ifadeleriyle; dikey değil, yatay mimari hassasiyeti, bugün yaptığımız her işte karşılığını buluyor. Hemşehrimiz, Çevre ve Şehircilik Bakanımız Sayın Murat Kurum'un da bu konudaki hassasiyetini biliyoruz. Çevre Bakanlığımız, hükümetimizin şehircilik vizyonu doğrultusunda bölgelerin özelliklerini dikkate alarak yatay mimariyle şehirlerimizi geleceğe hazırlıyor. Çalışmalar; medeniyetimizin değerlerini yansıtan, çevreye duyarlı ve afetlere karşı dayanaklı şehirler inşa etme niyetiyle sürdürülüyor.
Konya olarak bize miras kalan bin yıllık emanetin ağırlığıyla; şehrimizi tarihi misyonu ile buluşturacak, başkentliğine yakışacak eserleri hayata geçirmeye gayret ediyoruz. Büyükşehir Belediyesi olarak, Selçuklu başkentine yakışacak şekilde, hem şehir merkezimizde hem de Akşehir, Beyşehir, Seydişehir, Ereğli gibi ilçelerimiz başta olmak üzere 31 ilçemizde ecdat yadigarı eserleri restore ederek, şehrimizin kimliği olan bu eserleri gelecek kuşaklara aktarıyoruz.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Leyla Şahin Usta ise “Hedefimiz insanlarımızın insan olduğunu unutmadığı, birbirleriyle insani ilişkileri sürdürebildiği, aynı zamanda gökyüzüyle ve toprakla olan temasların kesilmediği bir yatay mimariyle şehirlerimizin kurulmasıdır. Şehirlerimizin özelliklerini ve değerlerini koruyarak yeni ve modern şehirlerin, gelecek nesillere aktarmalıyız. Hepimizin bu konuda yapması gereken yatay mimariye özen göstermektedir”
Konya Valisi Cüneyit Orhan Toprak da, “Konya, Anadolu Selçuklu Devleti'ne 212 yıl başkentlik yapmıştır. O dönem kalan çok büyük eserlerin bulunduğu, Osmanlı dönemindeki eserlerin de eklendiği bir yerdir. Bunun yanında şehirlerin de insanlar gibi kimlikler vardır. Bu kimlikler insanların hayatını, kültürünü ve ekonomik durumlarını da etkiler. Aslına bakarsanız iki tarafta birbirini etkilemektedir. Konya'mızda yüzlerce yıl önce inşa edilmesine rağmen halen canlı ve ayakta duran, aynı zamanda insanları etkileyen yapılar vardır. O dönemde bizlere birer mesaj gelmektedir. O yapıları korumak ve özleriyle gelecek nesillere aktarmak oldukça önemlidir. Yeni yapmış olduğumuz şehirlerin de bizden sonra gelecek nesillere de estetik, sağlam ve yaşanabilir nefes alınan yapıları teslim etmeliyiz” diye konuştu.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, bugünün penceresinden baktığımızda şehirlerimizin kimliği için geçmişin insanları ile bugünün insanları arasındaki etkileşimidir demenin yanlış olmayacağını belirterek, "Bir kimlik olgusundan bahsediyorsak geçmişi göz ardı etmek mümkün değil. Hafızasını kaybetmiş bir insanın kimliği ne derece zarar görmüşse tarihinden kopmuş şehirler de aynı zarara uğramış olacaktır. Dolaysıyla kimliğin geleceğe aktarılmasını sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesi için önce geçmişin sağlıklı bir şekilde sahiplenilmesi, korunması ve muhafaza edilmesi gereklidir. Sonrasında bu geçmişi zedelemeyecek şekilde çağın gerektirdiği ve geliştirdiği yeniliklerle kendi fikri ve fiziki varlığımızı adapte etmeliyiz. Bunun en basit anlatımı şehirlerin siluetleri olarak kullandığımız ifade de yatmaktadır. Cumhurbaşkanımızın sık sık dile getirdiği şehirlerin siluetlerinin bozulmaması noktasındaki hassasiyeti bu hususta ülkemizde en üst düzeyde temsil edilen bir farkındalık olduğunu da göstermektedir. İstanbul'un özgün ve tanıdık siluetinin zarar görmesiyle duyduğumuz bir şeyleri kaybetme hissiyatına hepimiz aşinayız. Tabii bu sadece İstanbul için geçerli değildir. Karadeniz yaylalarının geleneksel evlerinin yanında yükselmiş betonarme yapıları hatırlamalıyız. Cumhurbaşkanımızın talimatları gerek Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız gerekse İçişleri Bakanlığımızın titiz ve kararlı çalışmaları ile başlayan temizliğin önemini de bu bağlamda daha net anlamamız gerekiyor. Aynı şekilde Kapadokya'da Bakanlık olarak çevre ve şehircilik bakanlığımızla birlikte kaçak yapılara yönelik başlattığımız yıkım çalışmaları da bu çerçevede değerlendirilmelidir. Kapadokya Alan Başkanlığı kurmamızdaki en önemli sebep bu alanın bütüncül olarak korunması, bürokrasi ve yetki karmaşasının sonucu olan kaçak yapılaşmanın önüne geçilmesi sorumluluğudur” dedi.
"Bugün AVM'lere, sanal dünyalara sıkışan sığ ve sınırlı sosyalleşmeye mahkum olduk"
Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak bu toprakların kültürel kimliğini korumak için büyük bir hassasiyet içinde yoğun mesai harcadıklarını kaydeden Bakan Ersoy, “Bu noktada şehirlerimizle ilgili önemli projeler hayata geçirmeyi sürdürüyoruz. Özellikle tarihi kent merkezleri ve dokuların yenilenmesi çalışmaları çok önem verdiğimiz bir projedir. Bu proje ilk etapta 25 şehirde başlatıldı, zaman içinde bütün şehirlerimize yayılacak. Önemli olan şehirlerimizdeki tarihi ve kültürel değerlerimizin koruma kullanma dengesi içerisinde gelecek nesillere aktarılmasıdır. Bu bağlamda belediyelerimize de her türlü desteği vermeye hazırız, yapmaya da başladık. Bugün sokak ve mahalleler yol ve adres konusu olmak noktasında sıkışmış durumdadır. Eskiden bu kavramlar insanların yaşam alanı, komşulukla birlikte gelen ve toplumsal kaynaşmanın çekirdeğini oluşturan bir sosyalleşmenin adıydı. Bugün alışveriş merkezlerine, sanal dünyalara sıkışan sığ ve sınırlı sosyalleşmeye mahkum hale geldik. Şehir kimliğini kaybettikçe insana dair birçok değeri de beraberinde götürdüğünü açıkça görüyoruz. Globalleşen bir dünyada insanlığın paylaştığı ortak değerlerin, ulaşmak istediği ortak hedeflerin, meselelere karşı ortak bir akıl ve bakış açısının olması kaçınılmazdır. Ama her ne olursa olsun korunması gereken milli ve manevi değerlerin binlerce yıllık süzgecinden geçerek şekillenmiş özgün kültürler vardır. Hayatın her alanında bu kültüre sahip çıkmak, yansıtmak ve yaşatmak ile onu geleceğe aktarmak mümkün olacaktır” diye konuştu.
Yorum yazarak Tuz Gölü Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Tuz Gölü Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Tuz Gölü Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Tuz Gölü Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Tuz Gölü Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Tuz Gölü Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Tuz Gölü Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Tuz Gölü Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.